Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

YÖNELİŞ ALLAH’A, İLİŞKİLER YARATILANLARADIR – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 6 Şubat 2017 Pazartesi 12:24:27
 

– 16-
Besmele’nin hayat tarzı olması için, Besmele ile hallenmiş olmak için, insanın cildinden Besmele’nin okunabilmesi için “Rahman, Rahıym” isimleri insanda mânâ olarak hayat bulmalıdır.
Ulaşmaya çalıştığımız nokta buydu. Çünkü hedefimiz Besmele’yi “ADINA” okumak. ADINA” diyebilmek için Besmele’nin hayat tarzı olması, Besmele ile hallenmiş olmak lazım. İnsanın cildinden Besmele’nin okunabilmesi için öncelikle Rahman ve Rahıym isimlerinin sende mânâ olarak hayat bulması gerekiyor. Rahman ve Rahıym ismi inşaAllah sende mânâ olarak hayat bulacağı için, sende bu potansiyel olduğu için, Besmele’de sen “Rahman ve Rahıym olan Allah Adıyla” diyorsun. Lütfedilip de bu mânâlar sende hayat bulmuşsa o zaman da “Rahman ve Rahıym olan Allah Adına” diyorsun. İnsan böylece Besmele ile “Adına” diyebilecek bir konuma gelebilir. Çünkü Besmele’deki esmalardan “Rahman ve Rahıym” sende hayat bulabilecek özelliklerdir. Besmele’de neden “Ehad ve Samed” denilmediği şimdi daha iyi anlaşıldı mı? “Ehad ve Samed” sende hayat bulamaz.
Her şeyin hakkını vereceksin
Bunu böyle anlamış kişi merak eder; bu nereden başlıyor, neresinden başlayayım? Ve ona; “Nereden, nasıl başlanacağı genellikle cümlelerle anlatılmaz, onu yaşayan, tadan bilir” denir. Fakat nereden başlayacağını tanımlamak gerekiyor ki başlasın. Bilmiyorsa nasıl başlasın? Bu yüzden; bir işe başlamak için zâhir çok önemlidir, anahtardır, başlamayı sağlar. O işin zâhiri iyi tanımlanmalıdır ki kişi ondan bir amel çıkarsın, yani onu bir yerinden yakalasın, tutsun ve başlasın. Öyleyse şimdi, “Rahman ve Rahıym isimleriyle hallenmek” için bu işe başlama çizgisini tanımlayalım.
İleride “İyyaKE na’budu VE iyyaKE nesta’iyn” ayetini tefekkür ederken “Yöneliş ve İlişkiler” adıyla yeni bir açılım paylaşacağız ve bu tanımları “Yöneliş ve İlişkiler” şablonunun üstüne oturtacağız. O zaman, bu bilgiler çok daha anlaşılır ve uygulanabilir bulunacaktır inşaAllah. Şimdi Rahman ve Rahıym ismi kapsamında “Yöneliş ve İlişkiler”e hafif bir giriş yapalım.
Rahman isminde Yöneliş Allah’a hakkıyla yönelebilmektir. Rahman demek Hakk demektir, bu yüzden her şeyin hakkını vereceksin. Allah’ın da, yarattıklarının da hakkını vereceksin, sana ne düşüyorsa! Hatta bir hak verebilmek için gayret edeceksin, “birine bir hak vereyim, birinin hakkını vereyim” diye çırpınacaksın ki sende Rahman açılsın, kullanılabilsin! Yeni bir araba alıp garaja kapatsan, orada öyle dursa bu seni rahatsız eder, bir kullansam diye telaşlanırsın. Rahman ismi de öyledir! Onu kullan! Kullan ki açılsın. O da kullandıkça açılır, gaza bastıkça açılır. Ama (duniHİ algı ve zannlarıyla yaşayan) insanda tam tersi çalışıyor, Allah muhafaza etsin, “nasıl hak yerim” diye fırsat kolluyor. Bunu fark eden talib “nasıl hak veririm?” diyerek yaşar. Talib olan kişi bir olayla, bir işle karşılaşsam da bir hak versem diye o telaşla dolaşır. Sen de bir bahane arayacaksın, fırsat gözeteceksin ki Rahman ismi filizlensin. “Rahman ve Rahıym” isimleriyle hallenebilmen için Allah’a hakkıyla yönelebilmen gerekir. İlk iş budur; hakkıyla yönelebilmek! Sonra da insan dâhil bütün yaratılmışlara hiçbir ayırım söz konusu olmaksızın hak ve adalet konusunda hiç hata yapmamaktır. Rahman isminin gereği budur. Böyle yönelir ve ilişki kurarsan sende Rahman ismi açılır.
Hakk’ı batıldan koruyacaksın
Rahman ismindeki göz ardı edilmemesi gereken çok önemli bir husus da Hakk’ı Batıl’dan korumaktır. Onu Batıl’dan korumak Hakk’ın hakkıdır ve adaletin gereğidir. Yanlış bir hoşgörü anlayışına düşmemek için, isterseniz bunu biraz açalım. İmanlı birisine göstermediğiniz ilgi ve hoşgörüyü, Rahman ismini açıyorum, Rahman adına davranıyorum diye inanmayan birisine gösterirseniz Hakk’ın hakkını vermemiş ve tuzağa düşmüş olursunuz; hak ve adalet o değildir; senin menfaatine göre mavi boncuk dağıtman hak ve adalet değildir. Hakk ve Batıl vardır ve esas olan Hakk’tır. Bu yüzden Hakk dediğimizin hakkı çok önemlidir. O nedir? Batıldan korunmak! Hakk’ı batıldan korumak gerekir; bu Hakk’ın hakkıdır, adaletin gereğidir ve bu Rahman ismi içindedir, Rahıym değil. Hakkı en önce kim koruyor biliyor musunuz? Allah ve Rasûlü. Kimden koruyor? Batıldan! Kur’an’da ve hadislerde Hakk’ın batıldan korunuşunu görün lütfen! Sen de Hakk’ı batıldan koruyacaksın ki Rahman ismi sende açılsın ve Sahibi desin ki; “Bu bizden, açın Rahman ismini…” Rahman isminde tuzağa düşmememiz gereken çok ince nokta şudur: İnsan dâhil yaratılmışların hiçbirisine hiçbir ayırım söz konusu olmaksızın hak ve adalet konusunda hiç hata yapmamak! Bu Rahman’ın başlangıç çizgisidir. Bu konuda bizi bir ayet uyarır:
“Ey iman edenler, Allah için ikame ediciler/gözetleyiciler, (öyle ki) Bil-Kıst şahitler olun. Bir kavme olan buğzunuz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil olun; o takvaya daha yakındır. Allah’tan ittika edin. Muhakkak ki; Allah tüm amellerinizi Habiyr’dir.” (Maide-8)
Rahman Rahıym isimlerinin yaşanması ile ilgili çizgiyi tespit ediyoruz ve şimdi Rahıym ismine geldik. Rahıym ismi için çizgi nedir; Rahıym isminde Yöneliş ve İlişkiler nasıl olmalıdır? Rahman ismi için; Allah’a hakkıyla yöneleceksin dedik. Peki, Rahıym isminde nasıl yöneleceksin? Rahman ismi gereği hakkıyla yöneleceksin; Rahıym’de ise, iman nurunun kaynağı olan Allah için gösterdiğin hakkıyla yönelme dışında, ayrıca özel bir yönelme bulmalısın; hakkıyla yönelmenin fevkinde özel bir yöneliş, özel bir muhabbet bulmalısın ve o muhabbetle yönelmelisin: “Her şeye rağmen Allah, her şey için Allah, illa Allah, illa HU” diyebileceğin bir yöneliş bulacaksın, bulmalısın. Bunu yapamazsan Rahıym ismi açılmaz, yalnızca Rahman’la kalırsın. RahmânurRahıym için bunu bulacaksın. Ama merhamete dikkat edin ki bulmak sizin işiniz değil. Sen ararsın, buldurmak yani vermek Allah’a aittir. “Kulum arıyor, verin” denir. Bu kadar da kolaydır! Bulamadın diye bir şey yoktur! Senin görev ve sorumluluğun aramak, istemektir. Ara ve iste! Sistem böyle! Nereden biliyoruz? Allah’tan, Rabbimiz öğretiyor, Sahibi söylüyor.
Hal böyle olunca, Hazreti Ali radıyallahu anh efendimizin “Ya HU, ya men HU” seslenişi çok değerli bir zikrullah olarak karşımıza çıkar ve onu anlamak kolaylaşır… Ulaştığı, sürekli söylediği, zikrettiği tenzih hali ve muhabbeti ile diyor ki: Ya HU. Ya men HU, La ilahe illa HU…
Yöneliş başka, ilişkiler başkadır
Rahman ve Rahıym özellikle insanın yaşayabileceği önemli isimlerdendir demiştik. Buna uygulamada nasıl başlayacağız, amel olarak başlayabileceğimiz en alt çizgi nedir? Rahman ve Rahıym isimleri için bu sınırları yeni bir yöntemle, Yöneliş ve İlişkiler adı altında belirleyeceğiz. O yönteme şimdilik bir iki cümle ile değinelim.
“Yöneliş” ve “İlişkiler”, Kur’an-ı anlayabilmek için çok önemli olmasına rağmen çok fark edilmiş tanımlar değildir. Bu yöntem uygulandığı yerlerde de fark edilmeden uygulandığı için karıştırılıyor, farkındalık oluşmuyor, Kur’an’ı okuyan veya dinleyen kişi bu yöntemi bilmiyorsa konuları, mânâları karıştırabiliyor. Yöneliş ve İlişkiler’in temelinde şu vardır: Allah ile ilgili olan her şeyimizi ayrı tutabilmek! Allah’la ilgili ayrı bir yöneliş dosyamızın olması gerekiyor. Allah’a yöneldiğimiz zaman bir “Yöneliş” dosyamız, yarattıklarına yöneldiğimiz zaman ise “İlişkiler” dosyamız olmalıdır. Ve bunları karıştırmamak gerekiyor. Bu nedenle biz, bir konuda Allah’a yöneldiğimiz zaman yapacağımıza “Yöneliş” başlığını koyduk ki “yönelişle ilgili” denildiği zaman bu anlaşılsın. Yarattıklarına yöneldiğimizde nasıl davranacağımızı, nasıl düşüneceğimizi ise “İlişkiler” başlığı altında inceledik, “İlişkiler” denildiğinde bu anlaşılmalıdır.
“Yöneliş” Tevhid kurallarını içerir, Yöneliş’in esas kuralı İhlâs Sûresi’nin kuralıdır. Yöneliş’te “İlişkiler” çerçevesinde düşünmek, cümle kurmak doğru olmaz. İlişkiler’in kuralı çokluk âleminin kuralıdır, bu nedenle İlişkiler’i “Yöneliş” kuralıyla yaparsanız düzen bozulur. Bir anlatımda, ilişkilere yönelik bir cümleden sonra yönelişle ilgili bir cümle gelmişse dinleyene veya okuyana o iki cümle çelişkili gibi gelir, “az önce şöyle dedi şimdi böyle diyor” gibi olur, okuyan bu iki yöntemi bilmiyorsa işi karıştırır. Yöneliş ve İlişkiler’in yerini bu yüzden ayırmak gerekir. Ama siz bu yöntemi bilirseniz, bir konuda yöneliş ve ilişkiler diye bir tanımlama ve ayrım yapılmamış bile olsa okuduklarınızı, dinlediklerinizi ayırırsınız; “bu yönelişin, bu da ilişkilerin cümlesi” dersiniz. Kur’an’da da ayetler öyledir. Bazı ayetler İlişkiler’le ilgili, bazı ayetler doğrudan Yöneliş’le ilgili bir dille kurulmuştur. Örneğin İnsan Sûresi 29. ve 30. ayetler bunun tipik örneğidir. İnsan-29 ilişkilerle ilgilidir, çokluk âlemi içerisindeki davranış biçimine göre bir cümledir. Halbuki İnsan-30 yönelişle ilgilidir. Allah’a yönelirken İnsan-29’daki mânâ ile yönelirseniz şirk olur, orada çokluk var. İnsan-30’a göre yöneleceksiniz, çünkü o yöneliş ayetidir. Ama yöneliş mânâsı içeren İnsan-30’a göre amel yapmaya kalkarsanız bu sefer de amel çıkaramazsınız, düzen bozulur. Amel edeceğinizde, yani ilişkiler söz konusu olduğunda İnsan-29’a göre davranacaksınız, bir iş yapacağınızda İnsan-30 ayetiyle yaklaşım yanlış olur. Yerlerini ayırmak gerekir ki konu tam anlaşılabilsin ve doğru bir amele dönüşebilsin.
Yöneliş amelden önemlidir
Amel çok önemlidir ama amelden önce önemli şey yöneliştir. Yöneliş yanlış olursa ameller boşa gider. Yöneliş doğru olur amel olmazsa o da yanlıştır ve o da bir sapmadır. İleride göreceğiz inşaAllah.
Buraya kadar Yöneliş ve İlişkiler yöntemini Rahman ismi için uyguladık, Yöneliş ve İlişkiler’e göre onun amelini inceledik. Rahıym isminin Yöneliş’ini de dile getirdik ve o faslı “Ya HU, ya men HU” ile tamamladık. Bütün bunları hatırlatıp, özetleyip Rahiym isminin İlişkiler’i ile devam edelim.
Rahman ismi Hakk’ı ve Adalet üstüne kurulu bir merhameti/adaleti temsil eder; Rahman ismi genel bir merhamettir, o merhametin mantığı hak ve adalettir. Rahman isminin Yöneliş’inde buna dikkat ediyoruz. Rahıym ismi de merhamettir, fakat Rahıym isminin merhameti lütuf, nimet mantığı üzerine kuruludur. Rahıym isminde hak, adalet, ölçü yoktur, tamamen nimettir. Ve Rahıym ismi Rahman isminden sonra çalışır. Rahman isminin çalışmadığı bir yerde Rahıym ismi olmaz. Hak ve adaletin olmadığı yere hediye gelir mi? Hediye Hak ve Adalet yerleştikten sonradır. Bismillahir Rahmânir Rahıym’e dikkat edin! Önce Rahman yerleşecek, Rahman’ın yerleştiği o platforma sonra Rahıym ismi yerleşecek. Öyleyse Rahman ismiyle Allah’a yöneleceğimizde, Rahman isminin gereği hak ve adalet önemli olduğu için Allah’a hakkıyla yönelebilmek gerçekleştirilmelidir. Allah’a hakkıyla yönelmek Allah’ın hakkını vermektir, Allah’ı hakkıyla idrak edebilmektir. Bazı ayetler; “Onlar Allah’ı hakkıyla idrak edemediler” der. Demek ki Rahman çerçevesinde yönelemediler ki Allah’ı hakkıyla idrak edemediler. Bazı ayetlerdeki “Allah’ı sevin, Rasûlü sevin” önerisi ise Rahıym yönelişinin ifadesidir, gereğidir, fakat Rahman isminin Yöneliş’i olmadan bu gerçekleşemez. Demek ki; Allah’a hakkıyla yönelebilmek Rahman isminin Yöneliş ibadetidir. İlişkiler’imizde Rahman ismini yaşamamız için gereken çizgi ise şudur: Tüm yaratılanlara, insan dâhil bütün yaratılmışlara hiçbir ayrım söz konusu olmaksızın hak ve adalet konusunda hiç hata yapmamak. Rahman isminin bizde açılabilmesi için hak ve adalet konusunda ölçümüzün bu olması gerektiğini bize Kur’an öğretiyor: Ulûhiyet hükümleri ile davranacaksınız; Bil-kıst davranacaksınız; yani Kur’an hangi hükümleri koymuşsa onlarla davranacaksınız. Aksi halde, “Allah’ın hükümleri ile hükmetmeyenler kâfirlerin, zalimlerin, fâsıkların ta kendisidir” diye uyarılıyoruz.
Hak ve hukuk önemlidir. Bu hak ve hukuk Allah’ın koyduğu Hakk ve Hukuk’tur, devletlerin, beşerin oluşturduğu hak ve hukuk düzenlemeleri değil! Onlar normal yaşantıya ait düzenlemelerdir. Fakat bir müslüman ülke bir hak hukuk düzenlemesi yapıyorsa elbette onun temelini Allah’ın koyduğu disiplinler oluşturmalıdır; onları güncelleştiren, yaşanan sistemin geldiği sosyolojik, teknolojik noktalara göre ayarlayan kurallar koymalıdır. Ama hep temeli Bil Kıst olmalıdır; yani Ulûhiyet hükümleri olmalıdır. Bunlar “Rahman’ın açılması” demektir.  Rahman’ın açılması kapsamında bir önemli husus da Hakk’ı Batıl’dan korumak idi. Sistem Hakk ve Batıl olarak ikiye ayrılıyordu ve dedik ki; batıl’dan korunmak Hakk’ın hakkıdır! Bu Rahman ismi kapsamındadır. Bu nedenle “Hakk’ı koruyan birisi olmak” İslam Dini’nin adaletinin gereğidir.
Rahman kapsamında “GÜÇ” tanımını da ele alalım. Rahmani güç beşeri güç olmayıp, “La havle ve la kuvvete illa Billâh” gerçeğiyle Allah’ın insana verdiği, lütfetmiş olduğu yetkiden kaynaklanan güçtür. İnsandaki güç eğer Rahmanî ise daima koruyucudur, başka türlü çalışmaz. Nereye yönelirse yönelsin böyledir; savaş da olsa, barış da olsa o güç koruyucudur. Rahmanî güç korur, zulmani güç ezer, yok eder. Dolayısıyla, normal yaşantı içerisinde gücü nasıl kullandığınızı kontrol etmeniz gerekir. Bu bir yetki olur, bir hayr olur, ne olursa olsun yetkiniz, tasarrufunuz dâhilinde kullandığınız gücü hep kontrol etmek, incelemek gerekir: Acaba kullandığım güç koruyucu mu? Yoksa bir plan içeren ezici bir güç mü? Ezici ise, Kur’an’a uymayan zulmani bir güç kullanımı var demektir. Sizde Rahmanî bir güç, siz hiç düşünmeden, hiç zorlanmadan çalışmaya başlamalıdır ki Rahman açılmış olsun; yani Rahman sizin her şeyinizi kaplıyor, istiva ediyor olsun. Bu yaşanıyor olunca elbette sıra Rahıym ismine gelir.
Yöneliş ve İlişkiler yöntemi ile Rahıym ismi için yöneliş ibadetini şöyle tanımlamıştık: Rahıym isminin iman nuruna yönelik bir merhamet olduğu düşünüldüğünde, iman nurunun kaynağı olan Allah’a yönelişte Rahman ismi gereği Allah’ın hakkını vermeyi, hakkıyla yönelmeyi öğrenen kul, mutlaka çok ileri bir muhabbet oluşturabilecek bir yöneliş geliştirmelidir ki bu Rahıym’e ait yöneliş kapsamındadır. Bu geliştirilmelidir!
Rahman isminin hedef kitlesi yaratılanlardır, Rahıym isminin hedef kitlesi iman nurunun olduğu yerdir, mü’minlerdir. Bu yüzden Rahıym ismi tamamen nimettir. Bu nimet ve merhametin hedef kitlesi mü’minlerdir; çünkü iman nuru nerdeyse Rahıym ismi oradadır; bir insandaysa insanda! Rahıym ismi, iman nuru olan yere hediye, nimet ve lütuf yağdıran bir isimdir; iman nurunun olduğu yeri koruyan, seven, okşayan bir isimdir. Hatta öyle ki çok hassastır, kırılıverecek hassaslıkta bir şey gibidir. Yumurtayı veya yeni yumurtadan çıkmış civcivi avucunuza aldığınızda, avucunuzda öyle hassas tutmanız gerekir ki onu kırmadan, incitmeden yaşatabilesiniz. İşte Rahıym ismi iman nuru taşıyanları öyle tutan bir isimdir. Dolayısıyla, İman Nuru’nun kaynağı olan Rahıym Allah’a yönelişin de farklı olması gerekir. Rahman Allah’ın hakkını verdikten sonra, O’na hakkıyla yöneldikten sonra özel bir muhabbet oluşturan bir yöneliş geliştirilmelidir, muhakkak! Bu muhabbetin duygusu, her şeye rağmen Allah, herşey için Allah, illa Allah olmalıdır. Rahıym isminde böyle bir muhabbetle “Yöneliş” gerçekleşmelidir.
Böylece konuyu özetlemiş olduk. Artık, Rahıym ismindeki ilişkilere, insanlarla ilgili amele bakalım. İnşaAllah yarın.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti