Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

RASULULLAH (SAV)’İN EĞİTİM METOTLARI 4

Rum Suresi 30. Ayet: “Vechini o tek DİN’e hanif olarak dön; o Allah fıtratına ki, insanları o fıtratla fıtratlandırmıştır (programlamıştır). Allah yaratmasında tebdil olmaz; Din-i Kayyum (değişmez sistem) budur.”
Ayetin önerisi doğrultusunda önce “fıtrat” nedir ve fıtrata ters olan “format” nedir bu iki kavramı anlamaya çalışalım.
Kelime manası olarak fıtrat, bir şeyi başlangıcında yarmak, kazmak anlamına gelir; “fatr” kökünden türemiş olan fıtrat “ilk yaratılış” manasına gelir.
İnsan ahseni takvim halde yaratılmıştır, yani insan Allah fıtratı üzere yaratılmıştır. Bu haldeki insan Rabbini “Allah var, dışı yok” Billahi idrakiyle bilir. İnsanın dünyaya gelmesiyle birlikte kendisini içerisinde bulduğu esfele safiliyn hal onda yeni bir idrak kapısı açar. Onun ahseni takviym haline “fıtrat” demiştik, bu açılan ise insanın “format” halidir. Ahseni takviym yapısı yanı sıra format hali olan esfele safilin yapı ile (her ikisi ile birlikte) dünyaya gelen insan, dünyada “Allah var, ben de Allah’ın dışında müstakilen varım” dunihi algısıyla yaşamaya başlar. Fıtratı gereği olan Billahi idrakı ile “Allah var, dışı yok” derken, formatı gereği tanıştığı duniHİ algısı ile o artık “Allah var, ben de Allah’ın dışında müstakilen varım” demektedir, eğer inanan birisi ise. Fıtrat ve formata ait idrak ve algılar böyle iki ayrı uçtur, insan dünya yaşantısında bu iki uçtan birine doğru tercihler yapar ve bu uçlardan birisine ulaşır. Yani insan “Billahi idrak”e veya “dunihi algı”ya hayatta yaşarken yaptığı tercihleri sonucu ulaşır.
Dünya hayatına gelmeden önce ahseni takvim halde (en güzel surette) olan insan dünya hayatına gelişiyle kendisini içinde bulduğu esfele safilin sebebiyle, ya fıtratına (ahseni takvim haline) uyup Hakk veya formatına (esfele safilin hale) uyup batıl tercihler yapacaktır. Hakk ve batıl arasında yaptığı tercihlere göre onun ahireti ve dünyası değişir. Yani insan, fıtratı olan ahseni takvim halle yapacağı Hakk tercihler ve formatı olan esfele safilin halle yapacağı batıl tercihler sonucu dünyasını da ahiretini de belirlemektedir.
Dünya hayatı, şartları bakımından esfele safilin format veri tabanıyla çalışır. Bu yüzden fıtratımız olan ahseni takvim yapıya ulaşmak için inanan insanın hak yolda yüksek bir gayret içerisinde olması, sürdürülebilir bir gayret göstermesi gerekmektedir.
Ebu Hüreyre (ra)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Her doğan (çocuk) fıtrat üzere (İslam fıtratı üzerine, Allah fıtratı üzerine) doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.” (Buhari, Tefsir (Rûm-2)
Bu hadisle bize öğretileni söylersek şudur: Her doğan fıtrat üzere doğar ve Allah fıtratı üzerine doğan çocuk daha sonra yakın çevresinin de etkisiyle, var olan fıtratının üzerine format atar. Hadis aynı zamanda bize yani inanan ebeveynlere Hak ile batıl arasında yaptığımız tercihlerin ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Çünkü hadiste temsili olarak kullanılan “anne ve baba” ifadesi yakın çevreyi belirtmektedir.
Çocukluk çağlarında farkında olmadan yakın çevresinden (ailesinden) gördüğünü örnek alarak uygulaması, çocuğun yetişkinlik çağında bilinçli olarak devam eder. Yetişkinlik döneminde gösterdiği bu tutumla bir çocuk Hakk ile batıl arasında tercih yapmış olur. Bu durumda yavrumuzun da bizim de yaşantıdaki tercihlerimiz Hakk’tan yana olursa bu bize Rabbimizin ikramı çok güzel bir nimettir.
Allah fıtratı üzerine doğan çocuk, Hakk yoldaki gayreti ve tercihiyle bir Müslüman olarak yaşar. Eğer tercih edilen yol batıl olursa, doğuştan Allah fıtratına sahip olan çocuğa, tercih ettiği esfele safilin halin gereği olan bir format atılır. Eğer bu formattan kurtulmayı başaramazsa ömür boyu bu formata ait algıda yaşar.
Durum bu kadar net olunca, ebeveyn olarak kendimize sormalıyız: Çocuklarımıza hayatları boyunca Hakk ile batıl arasında yapacakları tercihleri için doğru rol model olabiliyor muyuz? Kendimize ve onlara Hak yolda doğru hedefler koyabiliyor muyuz? Ebeveyn olarak onlar için nasıl bir rol model olduğumuzu bir örnekle anlamaya çalışalım.
Bir kız çocuğunu düşünelim. Annesinin ona gösterdiği tutum ve davranışı o da bebeklerine gösterir; onların karınlarını doyurur, onları sever, bebekleriyle oyunlar oynar. Bu haliyle annesini model alan çocuk taklit ederek öğrenmektedir. Yani oyunlarında, annesinden öğrendiklerini bebeği üzerinde uygulayarak, öğrenmesini pekiştirmektedir.
Bu örnekten de anlıyoruz ki bizler ebeveyn olarak, farkında olmadığımız birçok tutumumuzun yansımalarını çocuklarımızın davranışlarında çok net görebiliriz. Mesela, “Evimizde kimse kötü söz kullanmaz, çocuğum bunu nereden öğrenmiş?” diyen bir ebeveyn, öfkeli anlarında ağzından çıkanları kontrol edemediği için, çocuğuna kötü model olanı dışarda arar. Hâlbuki yavrusuna kötü örnek olan kendisidir. Bu sebeple, çocuklardaki “taklitle öğrenme” dönemlerinde onlar için güzel bir örnek olmak asli ve öncelikli işlerimizdendir. Eğer bu dönemlerinde onlar için güzel bir örnek olursak, mesela 5 vakit namazımızı kılarken yavrumuzu da heveslendirerek yol gösterirsek; duamızın, yakarışımızın yani yönelişimizin sadece gerçek VAR olan Allah’a olduğunu anlatabilirsek, yavrumuza hayatı boyu kullanacağı, Hakk yolda tercih yapacağı bir kapı açmış oluruz. Böylece biz, “anne-babanın yavrusuna bırakacağı en üstün miras olan güzel ahlak” kapsamında onlara örneklik yapmış ve biiznillah o hadis kapsamına da girmiş oluruz.
Allah’ım, Hakk yolda yapacağımız tercihlerimizi bizler ve yavrularımız için kolay kıl, hayrlı ve mübarek eyle; ve lütfen bizi indinde razı olacağın şekilde nimetlendirdiğin kullarından eyle (amin).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti