Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

SEN TANRI MISIN? – 69-

“YA EYYÜHELMÜDDESSİR…”
Elbise kavramına bir de şöyle bakalım: İnsan vücudu da bir elbisedir; vücudumuz (var görünen halimiz) onu dünyaya getiren formun, onu dünyaya getiren yazılımın elbisesidir, o yazılımın Kul Elbisesi’dir. Dünya açısından baktığımızda kişinin ilmî suretinin Var Görünen şekli onun ilmî suretinin yani yazılımının elbisesidir. Kulun yani ilmî suretin Hakk yapısı da onun Kul Elbisesi’dir. Dünya hayatındaki formatı olan ZULMANİ YAPI da onun kirli elbisesidir. Çevresel İz Düşüm’le onun Hakk yapısı olan Kul Elbisesi’ni hiç boş yer bırakmaksızın sarmıştır. Yani “Kul Elbisesi” dediğimiz yazılımın hiçbir dosyasını dışarıda bırakmaksızın İZ DÜŞÜM’ünü yapmıştır: Hiçbir istisna olmaksızın, hiç boşluk bırakmaksızın bütün dosyaları tanrısal yani zulmette kullanmak üzere kopyalamıştır. Dolayısıyla, elbisenin her tarafını kaplayan bir KİR oluşmuştur. Hakk yapıyı elbise kabul edersek, onun her tarafını kaplayan zulmani yapı, o HAKK yapıdan oluşan elbiseyi, gerçek elbiseyi örten bir kirdir, gerçek elbisenin üstünde bir örtüdür. Biz, elbisemize üstündeki kiriyle “elbise” deriz değil mi? Bu da öyle, üstündeki zulmet kiriyle birlikte Kul Elbisesi! Şimdi buradan şu ayetlerin tefekkürüyle nereye çıkacağız bakın:
Euzü Billahi mineşşeytanirracim, Bismillahi’rRahmani’rRahiym. “Ya eyyühelMüddessir, kum fe enzir; ve Rabbeke fe kebbir; ve siyabeke fe tahhir; verruczefehcur.” Sadakallahul azim. Sesleniyor, “Ey Müddessir” diyerek sesleniyor. Müddessir bürünmüş, örtünmüş olandır. “Ey bürünmüş olan, Kum fe enzir (kalk da uyar). Ve Rabbeke fe kebbir (Rabbinin yüce azametini fark et). Ve siyabeke fe tahhir (elbiseni arındır). Verruczefehcur (elbiseni gözükmez hale getirecek, HAKKI örtecek her türlü kirden, her türlü şirkten kaçın)!” (Müddessir-1-5).
“Ya eyyühelMüddessir…” Ayete önce insanlar açısından, sonra bu ayetin ilk muhatabı olan Efendimiz (SAV) açısından bakalım. Sesleniş insana, HAKK yapıya: Ey örtülü olan, KALK (uyan, fark et) ve UYAR! Sen Kul Elbisendeki kiri kendin sanıyorsun, sen o kiri sahiplenmişsin, o kiri “BEN” diye takdim ediyorsun ve sen o kire âşıksın! İnsan küfrüne âşıktır, İLK AŞK’ıdır o onun. Sonra öğrenirse Allah Aşkı başlar. Küfrüne âşıksın, uyan, uyan! Çünkü sen dünyaya gelirken büründüğün Dünya Formatı’nda Edeb tanımadın! Bu yüzden Edeb Perdesi dediğimiz koruyucu ÖRTÜ çok önemlidir. Kul o Edeb Perdesi’ni hiçe sayarak doğuyor. Bu hal onun Kul Elbisesi’nin üstünü bir kirle kapladı. Kul Elbisesi’nin üstü tamamen bir kirle kaplıdır. Ayette ilmî suret, yazılımın görünen şeklinin “elbise”ye benzetilme sebeplerinden birisi de bu söylediğim bakış açısıdır: O dönemlerde temiz ahlaklı birini anlatmak için halk arasında “elbise” kelimesi kullanılıyor. Ahlakı temiz biri için “eteği, elbisesi temiz” deniyor. “Onun eteği temiz” deyimi kullanılan ve halkın anladığı bir tabir. O dönemde size “eteğinizi temizleyin” dendiğinde “temizlemem gereken davranışlarım, huylarım var” diye düşünüyorsunuz. Bu manasıyla ELBİSE o günlerde yaygın ve yerleşik bir tabir. Evet, ayete “insanlar için” baktığımızda, Rabbi insana “kalk” diyor, “kalk, kalk da UYAR.” Kimi? Önce kendini! Kalk da kendini uyar! Bazen kendinizi uyarmaz mısınız? “Gömleğim kirlenmiş, yıkayayım” diyerek kendinizi uyarırsınız. “Çamaşırlarımı yıkayayım” dersiniz ve o işi yapmak için kalkarsınız, davranırsınız, İnsan-29 gereği bir amel yaparsınız. Bu yüzden ayet öğretiyor: Kalk! Kalk da kendini uyar; kirini gör ve temizlen! Haberin yok ama KİRLİsin. Kalk da temizlen…
EFENDİMİZ’İN ÖRTÜŞÜ BİZİM ÖRTÜŞÜMÜZDEN FARKLIDIR
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem açısından mana nasıldır? Bu ayete Efendimiz açısından bakmak da çok önemlidir. “İnşaAllah Kur’an bizi muhatap kabul eder” duasıyla şunu söyleyelim: Ben “Ya eyyühelMüddessir” ayetini okuduğumda, o hitabı işittiğimde, o emri aldığımda Rabbimin beni üstümdeki, Kul Elbisemdeki küfür/inkâr kirini temizlemem için uyardığını anlıyorum. Aynı şeyi Efendimiz için de düşünürsek olmaz! O’na “Ya eyyühelMüddessir, kum fe enzir” denildiğinde size olan uyarı gibi düşünürseniz olmaz. “Üstünde kir var, küfür elbisesi var, kalk da onu temizle” manası Efendimiz için değil! Efendimizin Hayatı’nı bu anlatılanları dikkate alarak inceleyin lütfen. Efendimiz (SAV) çok küçük yaşta iki kez operasyon geçirir ve ‘İz Düşüm Dosyaları’ temizlenir, silinir. ‘İz Düşüm Dosyaları’nın Efendimizin vücudunda açığa çıkmasını sağlayan nokta temizlenir! O nokta kalble de ilişkilidir… Ve Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem için bir zorluk başlar! Düşünün ki; herkes o kirle yaşıyor, o Kir Dosyası’na göre fikir ileri sürüyor, değerlendirme ve yorum yapıyor ama sizde öyle bir dosya yok! Yani siz onların gördüğü gibi görmüyor, onların baktığı gibi bakmıyor, onların düşündüğü gibi düşünmüyorsunuz. Yani siz YALNIZ’sınız! Herkesin farklı düşündüğünü görüyorsunuz ama “herkes yanlış bakıyor” diyemiyorsunuz. Henüz işin farkında değilsiniz. Herkesin farklı düşündüğü, farklı şeyler söylediği bir ortamda siz ne yaparsınız? O toplumdan soyutlanırsınız, hatta kaçarsınız. Bu bir “utanma” kaçışı değildir. “Bu hal nedir?” diye düşünmek için soyutlanır, toplumdan uzaklaşırsınız. HİRA DAĞI böyle bir düşünceyle kendisine misafir olana ev sahipliği yapmıştır: “Nedir bu, fark ne, neden farklı?” bunu çözmeye çalışan bir misafir. Efendimiz (SAV) nihayet bu farkın ne olduğunu Rabbinden orada öğrendiğinde, “demek ki buymuş!” dediğinde önemli bir bilgiyi, önemli bir gerçeği içinde tuttu, sakladı. Saklamak aynı zamanda örtmektir! O bilgiyi örttü, sakladığı bu gerçekle yaşamaya başladı. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in örttüğü bu Gerçek’ti, bu Bilgi’ydi. Zaten bilmeden öyle yaşıyordu, o yaşadığının ne olduğunu öğrendi. Öğrendi ama o bilgiyi örttü, söylemedi! Efendimizin örtüşü bizim örtüşümüzden farklıdır, buna da dikkat edin. Örttüğü o hakikati açma zamanı geldiğinde ona; “ey o gerçeği örten, bilip de henüz söylemeyen” manasında hitap edildi: “Ya eyyühelMüddessir, kum fe enzir: Kalk ve uyar. Artık o gerçeği (en yakınlarından başlayarak) söyle!” Efendimiz (SAV)’e Rabbi “kum fe enzir; kalk ve uyar” dedi. O (Kün fe Yekün) dedi mi o iş öyle olur! Bize, sığınışımız için çok önemli bir ipucudur bu: “Ya Rabbi, benim için kalk de, bana “kalk” de! Merhamet et de “kalk” de bana! “Kalk” deyiver de bu kir Senin “kalk” emrine dayanamasın, yok olsun.” Böyle deyin. Çünkü O dilemeden o kir yok olmaz!
KULLUK YAPMAN İÇİN “BEN” DEMEN GEREKİYOR. AMA O “BEN” O KADAR FARKLIDIR Kİ…
Üçüncü ayet: “Ve Rabbeke fe kebbir: Rabbinin yüce azametini fark et.” Bu ayet böyle meallendiriliyor, belki Arapça konuşanlar, yaşayanlar da öyle anlıyorlar. “RABBİNİN YÜCE AZAMETİNİ FARK ET” demek; “O’nun Ekberiyetini yaşa” demektir. Diğer türlü; “Rabbinin azametini fark et” dedi ve fark ettin, ne olacak? İslamiyet’te Muhammedi Bakış’ta önemli olan şey, fark ettiğini YAŞAMAKtır! Uyarılara böyle bakmak lazım! “Ve Rabbeke fe kebbir” ayeti bize diyor ki: Rabbinin azametini yaşa, O Kebîr’dir, o hakikati yaşa. O azameti yaşarken Kebîr seni Mütekebbir’e götürür, bu yüzden dikkat et: Çünkü ancak Allah, yalnızca Allah Mütekebbir’dir, yani hissedişine yalnızca O “BEN” der, başka bir “BEN” diyecek yoktur. Mütekebbir olan Allah, hissedişine “BEN” der. Ama: Kul halin, Kul’un Allah’ın dilediği hayatı ortaya koyabilmesi için “BEN” demesine izin verildi. Bu izin “B” Takdim Formu” içerisinde bir izindir, Hakk yapı bu kapsamda “BEN” der. Biz ona “yasal yanlış” dedik. Yanlış, ama Yaradan “böyle BEN diyebilirsin” diye izin vermiş! Kulluk yapman için “BEN” demen gerekiyor. Ama o “BEN” o kadar farklıdır ki… Bu ayette o mana şöyledir: Sakın burada “BEN” derken haddi aşıp (Edep Perdesi’ni yırtıp) “BEN varım” deme! Ancak Allah “BEN” der. “BEN Benim” der! Çünkü Mütekebbir’dir O. MÜTEKEBBİR O’dur!
Çevresel İz Düşüm’le orijinal dosyaların tümü kopyalandı. HAKK yapıdaki dosyalar Esma-i Külleha’dır, yani Halifetullah manasını ortaya koyabilmek için gereken esmaların tümünü içerir. Kopyalanan bu dosyalar öyle bir İz Düşüm’dür ki, bu ‘İz Düşüm’le onların tamamı kopyalanarak zulmete getirilmiştir. Arasında Mütekebbir Dosyası da var, o da kopyalanmıştır; o dosya zulmete geldiği için kişi şimdi “BEN” derken aslında “BEN” tanrıyım” diyor…

03

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti