Nöbetçi Eczaneler
5 Nisan 2012 Perşembe 03:00:00 Geçtiğimiz hafta Afyonkarahisar’da yaşanan menfur bir olay toplumun pek çok kesiminde kendi kendini sorgulama adına bir zemin yarattı adeta.
En başta belirtmek lazım; Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. Hiçbir gerekçe bir cana kıymayı haklı hale getiremez. Adalet herkese lazımdır. Herkesin kendi adaletini sağlamaya kalktığı bir dünya yaşanmaz hale gelir.
Bu ana prensipler hepimizin kabulü, yaptığı, yaşadığıdır. Menfur bir olay toplum yaşamındaki bu ana kaideleri yerinden kaydıracak değildir elbette.
Ama bir avukat ile aynı aileden iki kişinin öldürüldüğü olay sonrasında Afyonkarahisarlılar’ın yaptığı değerlendirmeler halen süre gelmektedir.
Bir cinnet anında, öfke dolu bir insanın psikolojik durumunun kimse tarafından kestirilemeyeceğini belirtenlere karşılık, “Bir öfke onda mı varmış” diyenler olduğu gibi, “Para uğruna, hukuk zırhı ile insanların üzerine çok gidiliyor” diyenlere “Hak savunmak ne zaman suç oldu” diyenler de var.
“Böylesi bir vahşeti ancak bir canavar yapabilir” diyenlere karşılık, “Allah düşürmesin, sen o hale düşsen kim bilir ne yaparsın” diyenler de var.
“Tek taraflı kavga olmaz, işin içinde kimbilir neler var?” diyenlere karşılık, “İşin içinde ne olursa olsun çare bu değildir” diyenler de var.
“Avukatın görevi bu, müvekkilinin hakkını savunmuş. Bu ona hem toplumun, hem kanunun verdiği yetki ve hak” diyenlere karşılık, “Mağdurlukla, mağrurluk arasında ince bir çizgi vardır. İnsan mazlumken zalim olabilir” diyenler de var.
“İnsan hem suçlu hem güçlü olabilir. Ölenlerin suçlu olduğuna nasıl emin olunabilir?” diyenlere karşılık, “Can almak kimsenin hakkı değil ama, kim durduk yerde hayatını karartır” diyenler de var.
“Haciz, icra, alacak-verecek davalarında 3 liralık borca karşılık 13 lira ödetiliyor. İnsanların çok canı yakılıyor” diyenlere karşılık, “Kanun haricinde yapılan bir iş varsa bunun çaresi yine kanundur” diyenler de var.
“Bir mesleğin tamamını vicdansız ilan etmek büyük haksızlık, nice vicdan sahibi avukat hakka hukuka vesile oluyor” diyenlere karşılık, “Eğer avukatlar da kanunların yetersizliğinden, haklarının korunmadığından dert yanıyorlarsa, biz sıradan vatandaşlar ölelim mi?” diyenler de var.
Bu elim olayın taraflarından hiç birinin kazanımı yok aslında. 3 kişinin kara toprağa, bir kişinin parmaklıklar ardına gittiği bu olayda ailelerin durumunu düşünmek bile insanın moralini bozmaya yetiyor. İmkan olsa da olayın kurbanları ve faillerine sorulabilse, “Değer miydi?” diye, alınacak cevapları bir tahmin edin bakalım…
Umuyoruz ki, yukarıda saydığımız şikayet sahiplerinin şikayet konuları hallolur. Birbirine tezat gibi görünen görüşlerin, ortak noktasında hak-hukuk sistemi sağlam temellere oturtulur. Sistemin boşlukları varsa doldurulur ve bu üzücü olay son olur.
Ölenlere rahmet, kalanlara sabır diliyoruz…
