SUSMAK GIYBETTEN İYİDİR

Toplum olarak en büyük problemlerimizden birisi de gıybete meylimizin artmış olmasıdır. Gıybet, dedikodu, nifak, haset gibi kötü huylar az veya çok her zaman olmuştur. İnsanoğlu gerek cüssesi, gerek iradesi itibariyle çok zayıf bir yapıya sahiptir. Klasik olarak denir ya, İnsanların olduğu yerde problem olur diye. Aslında İnsanlığın olmadığı yerde problem olur.
Benim doğrularım diye başlandığı zaman biliniz ki, hata yapmaya, yan yollara sapmaya başlamışızdır.
Bu yozlaşma aile, işyeri, siyaset her kesime sirayet etmiştir. Unutmayalım ki, davasına gönül veren samimi kişi, fitne, fesattan uzak duran ve bunlarla mücadele edendir.
Davasını dert edinmeyenlerin, başkasının derdiyle dertlenmeyenlerin dereceleri de düşüktür.
Gıybet ve dedikodunun temeli hata aramaktır. Hata aramak dava adamının şanından değildir. Asıl olan hatayı ve ayıbı kapatmaktır.
Çoklu ve hayırlı bir faaliyetin yönetim kuruluna girmek için dokuz takla atan şahıs, çok geçmeden başlıyor kendi yönetimini ve başkanını eleştirmeye. Bu ne densizliktir. Ortada bir yanlışlık ya da ihmal varsa dahi, yönetime öneri getirmeden kelle kesen kör Hasan tabiri, gözünü bağlıyor, eline de kılıcı alıyor başlıyor sallamaya. Kime denk gelirse.
İşin tuhaf olanı da bunlar her dönem bir yerlerde görev alıyorlar. Ben bunlara körükçü diyorum. Nifak ateşini yakıp, sonra da harlaması için körükler. Ya da ayakkabı dükkanı gibi her numara var.
Değerli dostlarım; Etrafta böyleleri dolu. Toplumun huzuruna dinamit koyuyorlar. Şahsen ben bunlardan çok çektim ve çok mücadele ettim.
Ya hayır söylemek, ya da susmayı bilmek lazım. Ya dik başlı olup, mertçe dikilmek ya da bir kenarda durmak lazım.
En azından susmak, gıybet etmekten daha iyidir.