Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Yüksek hararet – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 6 Ekim 2012 Cumartesi 03:00:00
  “Suriye’ye girdik, giriyoruz” derken, “Savaş ha çıktı, de çıkıyor” derken, beklenen sona doğru hızla yol almaya başladık. Akçakale’de 5 masumun şehit oluşu sonrasında TBMM Hükümet’e sınır ötesine asker gönderebilmesi için tezkere verdi.
Yapılanların provokasyon olup olmadığı, Türkiye’nin Suriye’ye girmesi ihtimalinin ülkedeki düzeni alt-üst edeceği tartışıladursun, büyük bir çoğunluk bir tek top mermisinin nelere kadir olduğunu anlamaya çalışıyor. Bizlere tarih derslerinde hep okutulan “Alman bayrağı çekilen 2 Osmanlı gemisi Rus limanlarını bombalayınca Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşı’na girdi” nakaratının benzeri olarak, bir top mermisinin faturası düşünülüyor şimdi.
Kimse ne olacağını tam olarak kestiremiyor. En küçük bir kıvılcımın ardından önü alınamaz bir yangın hemen dibimizde bekliyor.
Bu yangının sadece Türkiye ile Suriye arasında kalmayacağını, karşımızda sadece Suriye’nin olmadığını görüyoruz hep birlikte. Onu destekleyen İran, Irak, Rusya ve Çin de erketede… Bizim arkamızda ABD’nin kışkırtıcı tavırları ve boş vaatleri dışında pek bir şey görünmüyor.
Terör belası ile bunalan milletin yanına, çeşitli suçlamalarla morali yerle bir olmuş ordumuzu ekleyin. Yanına, ardı ardına Türkiye’ye gelip gitmekte olan ABD’li devlet yetkililerini koyun.
Ortaya çıkan tablo hiç de iç açıcı değil öyle değil mi?
Oysa biz askerimizin başına çuval geçirildiğinde de, Mavi Marmara’da insanlarımız öldürüldüğünde de, uçağımız düşürüldüğünde de, onlarca Mehmetçiğimiz şehit edildiğinde de savaşı göze alamamıştık. Şimdi Suriye’deki bir kavganın uğruna ateş yumağına doğru yürüyoruz.
Allah göstermesin, ama farz edelim ki, Suriye ile savaşa giriştik. Müslüman müslümanı kırdı. Türkiye’nin sınırları ateş yumağı oldu. Onlarca Mehmetçik bu uğurda şehit düştü. Yüzlerce vatandaş yerinden yurdundan oldu. Ekonomimiz en az 20 yıl geriye gitti. Ülke çalkantıya düştü. Ve sonunda Esad’ı devirdik. Suriye’yi zulümden kurtardık…
Böyle mi olacağını sanıyoruz? İşte Irak’ta yaşananlar ortada duruyor. Irak Saddam’dan kurtuldu da eskisinden çok mu mutlu, mesud hale geldi. Orada akan kanın haddi hesabı belli değil. Katledilen, ırzına geçilen Müslümanların sayısı milyonlarla ifade ediliyor. Türkiye şimdi Irak’tan eskiye oranla daha mı az zarar görüyor? Irak topraklarından Türkiye’ye Saddam zamanındakinden çok daha fazla ölüm kusuluyor.
Kanlı katil APO’nun Suriye’deki yandaşlarına gönderdiği mesajlar basına yansıdı. Orada Kuzey Irak’taki Kürdistan devleti ile birleşmek üzere Suriye’nin bir kısmının bölünmesinin hazırlıkları yapılıyor. Sonraki adımda Türkiye’deki parçanın koparılması öngörülüyor.
Manzara böyle iken, biz elimizdeki Misak-ı Milli’ye sahip çıksak, bütünlüğümüzü, birliğimizi korusak, elin kümesindeki piliçlere bakacağımıza kendi kümesimizdeki tavukları korusak, sanıyoruz ki bu dönümde en kazançlı çıkan ülke olacağız.
Bizim aklımız bu kadarına erer. Bulunduğumuz noktadan görebildiklerimiz bundan ibaret. Mutlaka büyüklerimiz bizden daha iyisini biliyorlardır. Bu ülkenin teamülleri, kuralları, hafızası vardır. Hiçbir adımı başıboş değildir. Buna inanıyoruz. Hem herkesin hesabı vardır da, Allah’ın hesabının ne olduğunu kim bilebilir ki?

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER