Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

Osman Attilâ Ölümünün 47.Yılında Anarken

Bir Afyonkarahisarlı’nın Osman Attilâ’yı derinliğine bilmese de, yüzeysel olarak, hakkında mutlaka bazı bilgiler edinmiş olması gerekir. O önce şairdir, yazardır, sonra bir siyaset adamıdır…Elbette ben, ilk gençlik yıllarımda onun kim olduğunu öğrenmiş, şiirlerini okumuştum. Çocuk yaşlarda askerlik mesleğini seçerek, kent kent dolaştım ve 1971 yılında, tayinen, Diyarbakır’dan Ankara’ya gelmiştim. Gıyabi olarak tanıdığım Attilâ ile, vicahen de tanışmak başlıca arzularımdan biriydi. Bu tanışıklık, onun vefatına kadar devam etmişti.

Osman Attilâ ile ilgili birçok yazı kaleme almış ve bunları çeşitli gazete ve dergilerde yayımlamıştım. Vefatından sonra, yeğeni İsmet Attilâ ile konuşarak, amcası ile ilgili, hazırlamış olduğum bir kitabın baskısı için, maddî desteğini istemiştim. İsmet Bey bana; “Orhan ağabeye git, o basacak” demiş; sevinçle, Ankara Sanayi Çarşısındaki Güven Matbaasının sahibi Orhan Doyran’a gittim. Orhan ağabey, Osman ağabeyin samimi dostu idi ve sık sık onun matbaasına gider, orada toplanan şairler ve yazarlarla sohbet ederdi…Bana; “baskı ücretini kim ödeyecek?” deyince, “bunu İsmet Bey’le konuş” dedim…Maalesef o kitap basılmadı!…Sonra elimdeki dosyayı, rahmetli Şükrü Küçükkurt’a götürdüm, o da henüz çatısı çatılmamış olan Osman Attilâ kitabını, günlerce tefrika halinde yayımladı.

Osman ağabey hakkında yayımladığım son yazı; “Bir Osman Attilâ’mız Vardı” başlığı ile, Belediyemizin  Beldemiz Dergisinin, Mayıs 1986 tarihinde çıkan 5. Sayısında neşredildi. Bu yazımın bazı bölümlerini, burada sunmak isterim.

 

Bir Osman Attilâ’mız Vardı

            Hazreti Ali’nin şu sözü ünlüdür: “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum…”

Biz de diyoruz ki; “Milletimiz için bir çivi çakanın kölesi olalım.”

Kimdir, Milletimiz için çivi çakanlar?

Millet için çivi çakan odur ki; kişisel çıkar gözetmeden, gecesini gündüzüne katarak çalışan ve hizmet edendir. Eline imkân geçtiğinde, içinden çıktığı topluma dönük çalışmalarla, kalıcı eserler yaratandır, milleti için çivi çakan…

Şükürler olsun ki Afyonkarahisar, milleti için kalıcı eserler bırakan, pek çok çiviler çakan, kişiler yetiştirmiştir. Bu kişiler arasında siyasetçiler olduğu gibi, kültür ve sanat adamları da vardır. İşte Osman Attilâ, şehrimizin yetiştirdiği böylesi değerli insanlardan biridir.

Kimdir, Osman Attilâ?…

“Osman Attilâ’nın kimliği de sorulur mu demeyiniz, lütfen!…

Bir grup Afyonkarahisarlı öğrenci, Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesine giderek, gezerlerken, gözlerine “Osman Attilâ Kitaplığı” yazılı levha ilişir. Öğrenciler birbirlerine sorarlar:

“Kimdir, bu Osman Attilâ?”

Osman Attilâ dünyadan göçeli, henüz 47 yıl oldu. Ankara’nın Bahçelievler semtindeki, küçük çatı katından başka, dikili ağacı olmayan bu aziz ve muhterem insan, hayatı boyunca Afyonkarahisar için çalıştı. Kimi zaman, kapasitesinin de üzerinde hizmetler vermeye çalıştı, doğup büyüdüğü Afyonkarahisar için…

Evet, kimdir Osman Attilâ?

Osman Attilâ;

“Beni herkes Ankara’larda sanır,

Afyon’da bir dam çökse yüreğim parçalanır”

Diyen adamdır!… Bu satırların yazarı, onun son on yılında, onunla beraber olmak, birlikte seyahatler etmek ve onu çok iyi tanımak fırsatını ve onurunu elde etmiştir. Başta Ankara olmak üzere, nereye gitmişsek, onun daima, Afyonkarahisar’ı düşündüğünü, Afyonkarahisar sevgisini ve özlemini yüreğinde duyduğunu gördük.

Evet, kimdir Osman Attilâ?

Osman Attilâ, Bahçelievler’deki çatı katından başka dikili ağacı olmadığı halde, bugün birkaç paha biçilemeyecek denli önemli olan kitaplığını, Afyonkarahisar’a, hemşehrilerine bağışlamıştır. Ama bugün, onun çok sevdiği hemşehrilerinin birçoğu, “Osman Attilâ da kim?” diye birbirlerine soruyorlarsa, bundan, onun aziz ruhu son derece muazzep olacaktır!…Bu nedenle diyoruz ki; Osman Attilâ, Afyon’a bir değil, birkaç çivi çakan, müstesna kişilerden biridir. O halde, bu değerli hemşehrimizi sık sık anarak, onu yeni nesillere tanıtarak, aziz hatırasını daima yaşatmalı, böylelikle ruhunu şadetmeliyiz.

Osman Attilâ’nın hayatı hakkında ayrıntılı bilgi vermeye kalkarsak, ortaya kocaman bir kitap çıkar. O nedenle biz, Attilâ’nın hayatı ve yaptıkları ile ilgili olarak kısa kısa bilgiler vermek suretiyle, onu yeni nesillere tanıtmak istiyoruz.

Hayatı

            Osman Attilâ, 1922 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. Babası Gazi Cafer Çavuş’u 6-7 yaşlarında iken kaybetti. Ağabeyleri Celal ve Hayri ile kız kardeşini, anası Yolpazoğlu Emine Hanım büyüttü. İlkokulu Gedik Ahmet Paşa ilkokulunda okuyan Attilâ, bir yandan Afyon Lisesi’nde, orta öğrenimini sürdürürken, öte yandan Haber Gazetesi’nde baş mürettip olarak çalışan ağabeyinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra Afyon Halkevi’nde çalıştı.

Lise öğreniminden sonra, bir süre Sivas’ta Demiryollarında çalıştıktan sonra, Ankara’ya gelerek, Zirai Kombinada göreve başladı. O arada Ahmet Kutsi Tecer ve Behçet Kemal Çağlar gibi, zamanın ünlü şair ve fikir adamlarıyla tanıştı. 1940-41 yıllarında MTA’da çalıştıktan sonra, Tecer’in aracılığı ile, Ülkü Dergisi’nde göreve başladı.

1942-45 arasında askerlik görevini ifa eden Attilâ, Afyon’a dönerek, Taşpınar Dergisi yönetiminde yer aldı. 1948’de tekrar Ankara’ya gitti ve Tarım Bakanlığı’nda memuriyete başladı. Burada bir süre, yayın şefliği yaptıktan sonra, 1963 yılında Ankara Üniversitesi Basımevine Müdür Yardımcısı olarak atandı.

1965 yılında Adalet Partisi listesinden Afyonkarahisar Milletvekili seçildi ve 4 yıl süreyle, parlamentoda, ilimizi temsil etti. 1970’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 1986’da Kültür Bakanlığı Basın Müşavirliği yaptı.

Osman Attilâ, birkaç kez yüksek tansiyon krizi geçirdi. Son krizden sonra hastaneye yatırıldığında sarılık olduğu da ortaya çıktı. A.Ü.Tıp Fakültesi hastanesinde titizlikle tedavi görmekte iken, kurtarılamayarak, 20 Nisan 1978 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuştu…

Yaptıkları

Osman Attilâ, gerek milletvekilliği süresince, gerekse milletvekilliğinden önce ve sonra, Afyonkarahisar ve hemşehrilerimizin sorunlarıyla, candan ilgilendi. Evi, kendi deyimiyle, tüm hemşehrilerimiz için, “Meccani Palas”idi. Aldığı aylıklarla da hemşehrilerine, çay-kahve ve yemek ısmarladığına tanık olmuşuzdur.

          

 

 

Afyon Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesi, Osman Attilâ’nın, çabalarıyla inşaa edilmiştir.

DDY önündeki Ali Çetinkaya büstünü yaptırıp, oraya koyduran Osman Attilâ’dır.

Türk Kooperatifçilik hareketinin gelişmesine büyük katkısı olan 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun hazırlanmasında, büyük emeği geçmiştir. Bu kanun teklifi, Yüce Meclise, Osman Attilâ’nın imzasıyla verilmiştir. Uzun yıllar, Türk Kooperatifçilik Kurumu’nun Yönetim Kurulu üyeliğini yapmış ve bu süre içinde, Atatürk’ün Silifke’de kurdurduğu, ilk Tarım Kredi Kooperatifi’ne, “Atatürk” adının verilmesi, onun sürekli çabalarıyla gerçekleşmiştir.

Osman Attilâ bir folklor araştırmacısıdır. Türk folkloru ve Afyonkarahisar folkloru ile ilgili, milli ve milletlerarası seviyedeki bilimsel toplantılarda, tebliğler sunmuştur. Özellikle türkü konusu üzerinde duran Attilâ, Afyon türkülerinin de derli toplu bir biçimde yayımlanmasını temin etmiştir. Onun “Biz içimizi türkülere dökmüşüz” sözü bugün, TRT radyolarının sloganı olmuştur.

Osman Attilâ, iyi bir şairdir. Türk Edebiyatı tarihine, adı silinmeyecek bir şekilde yazılmış, şiirleri bütün antolojilerde yer almıştır. O aynı zamanda güçlü bir yazardır. Ülkemizde yayımlanan birçok dergi ve gazetelerde, sayısız yazıları yayımlanan Attilâ’nın, kitap halinde yayımlanan eserleri şunlardır:

  1. İnaz Köyü Öğretmeni Hasan Koçak’ın Türküsü (1945)
  2. Sabahleyin, (Şiirler, 1950)
  3. Memleket Şiirleri-Yurt Güldestesi, (1950, 1959, 1964)
  4. Güpegündüz (Şiirler, 1956)
  5. Afyonkarahisar Türküleri , (1957, 1966)
  6. Baştanbaşa, (Şiirler,1959)
  7. Atatürk 30 Ağustos’u Anlatıyor –Söylevler, (1960)
  8. Türk Kahramanlık Şiiri Antolojisi, (1967)
  9. Atatürk ve Büyük Zafer, (1972)
  10. Gözlerimin Söylettiği – Bütün Şiirleri, (1975)

Osman Attilâ sağlığında ve ölümünden sonra hakkında, çok yazılan bir kişidir. Özellikle ölümünden sonra, şair dostları onun için birçok ağıtlar yazdılar. Salt bu şiirler derlenip yayınlansa, bağımsız bir güldeste ortaya çıkar. Ben şimdilik bu kadarla yetinerek, gençlerimize, Osman Attilâ’nın kimliği hakkında, yüzeysel de olsa, bilgi sunmaya çalıştım. Ama kuşkusuz bu yeterli değildir ve 20 Nisanlarda, onunla ilgili geniş kapsamlı anma toplantıları yapılmalıdır.

***

Merhum Attilâ, çok iyi bir insandı. Kendisine kötülük etmek isteyenlere bile iyilik ederdi. Milletvekilliğinden ayrıldıktan sonra, Afyonkarahisar’dan Ankara’ya gelen hemşehrilerimizin önüne düşer, onların sorunlarını çözmeye çalışırdı. Asildi, gurur ve onurluydu.

Sık sık görüşmemize rağmen, bayramlarda birbirimize, kutlama mesajları yazardık. 22 Aralık 1977 tarihinde bana gönderdiği son tebrik mektubu aynen şöyleydi: “Can kardeşimin, üstün başarılarını, 1978’de diler, gözlerinden öperim. Evcek mutluluk ve sağlıklar temenni ederiz…”

Osman Attilâ, Atatürk’ü ve Ali Çetinkaya’yı çok severdi…hoşgörü sahibiydi,,,Afyonkarahisar delisiydi…Memleket sevdalısıydı, milliyetçiydi…Ve dini bütün bir Müslümandı. Her sabah saat 05.00’de kalkar, namazını kılar ve güne öyle başlardı…“Bir evimiz olacaktı kerpiçten” başlıklı şiirinde;

“Besmeleyle açılırdı kapımız

Besmeleyle dolardı testi, güğüm.”

Derken, inancını vurgulamıştı. Yüce dinimizin gereklerini, şiirlerinde dize dize işlerdi. Çok sevilen ve bilinen “Sabahleyin” şiirindeki şu dizeler de aynı mealdeydi:

“Çok şükür sabaha çıktım,

Yine dünyadayım demek;

Çok şükür sabaha çıktım

Yeni rüyadayım demek.”

 

Sözlerimi noktalarken derim ki; “Milliyetçiyim”, “Demokratim”, “Müslümanım”, “Halktan yana bir Sosyal Demokratim” diyen tüm gençlere derim ki; “Osman Attilâyı okuyunuz, Afyonkarahisar’ı onun gibi seviniz. Yüceler Yücesi Atatürk’ü n kıymetini onun gibi içinize sindiriniz. Bakınız, Büyük şair, Büyük Afyonkarahisarlı Osman Attilâ , şiirinde Atatürk için ne diyor:

 

ATATÜRK
Tuttun elimizden çıktık sefere,
Kurtardık vatanı, milleti Atam.

Serdik kör denilen talihi yere,
Zaferdir savaşın nimeti Atam.

Dağlar altımızda at oldu bizim.
Sen dedin:-Uyan Türk! Açıldı gözüm.
Sakarya suyundan yununca yüzüm,
Bilindi Türklüğün kıymeti Atam.

Duyarım, dalgalar sahili döğer,
Sen sade bir “Paşa” olaydın eğer
Yine kalbimizde alacaktın yer,
Sensin bu vatanın ziyneti Atam.

Bir eşin var mıydı civanmertlikte?
İyi ettik sana “Ata” dedik te;
Sevgin göğsümüzde, eller tetikte,
Sendin bize Tanrı himmeti Atam

Her Türk olan “Atam” der de tutuşur,

İşitir emrini derdi yatışır;
Kâfi bu teselli ona yetişir;
Sana lâyık olmak niyeti Atam.

 

Vefatının 47.yıldönümünde O’nu özlemle, sevgi ve saygıyla anıyor; mekânının Cennet olduğuna inanıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti